Bartın Şube Başkanı Necati Aksoy: Değerli basın mensupları, muhterem misafirler! İstiklâl Marşı Derneği'nin Bartın Şubesi'nin açılışına hoş geldiniz. Şube açılışı dolayısıyla düzenlenen bu toplantıya göstermiş olduğunuz alâkanız için hepinize teşekkür ederiz.
Türklerin tarihinde; 13. Yüzyıl başlangıcının, 1571 İnebahtı mağlubiyetinin ve İstiklâl Harbi’nin müstesna yeri vardır. 21. Yüzyılın başı olan 2007 yılında İstiklâl Marşı Derneği'nin kurulmasıyla, Türklerin yeni bir atılım ve direniş başlattıklarına şahit oluyoruz. Bu inanç bizlerin bu çatı altında toplanmamıza vesile oldu. İstedik ki Türklerin aleyhine işleyen dünya sistemine biz de su taşımayalım. Maddi ve manevi amacımız, gayretlerimiz bu topraklarda yaşayan insanımızın hizmetinde olsun. Bugün askeri, siyasi, iktisadi gücümüzü gâvurların menfaat ve gayeleriyle, âlây-ı vâlâ ile tevhit edenler yarın bin pişmanlıkla Türk Milleti'ne özür beyan edeceklerdir. Bugün de dün olduğu gibi ihanet ve gaflet içinde olanların mevkileri yükseltilmektedir. Menkul ve gayrimenkulleri artırılmaktadır. Bu sebeple bu topraklarda Türklerin hâkimiyetinin tekrar tesis edilmesi için İstiklâl Marşımızda mündemiç bulunan hedefleri, ikazları, değerleri yeniden gündeme getirme lüzumu hâsıl olmuştur. Bartın'da oluşturduğumuz bu birlikteliğimiz, İstiklâl Marşımızın güttüğü dava istikametinde şekillenecektir. Duamız budur. Takdir ve muvaffakıyet Cenab-ı Hakk'tandır. Bu hususta daha geniş açıklamalarda bulunmak üzere sözü Genel Başkanımız şair ve muharrir İsmet Özel Bey'e bırakıyorum.
İsmet Özel : Teşekkür ederim. Ben de Şube Başkanımızın sözlerine katılarak hepinize hoş geldiniz diyorum. İstiklâl Marşı Derneği'nin hayatında -2007 yılında başlamış olan hayatında- Bartın Şubesi'nin açılması bir dönüm noktası. Çünkü Bartın Şubesi bizim yedinci birimimiz. Önce bir genel merkezimiz vardı. Sivas ilk şubemiz oldu. Arkasından Konya, Antep, Urfa, Ankara ve Bartın. Toplayın; yedi ediyor. Daha önceden söyledim: “Bartın Şubemiz açıldığı zaman” dedim, “biz 'üçler yediler kırklar' sıralamasında 'yediler' kısmına geçmiş olacağız, ulaşmış olacağız.” Bu manada gerçekten derneğimizin Türkiye'ye sesini duyurması bakımından Bartın Şubesi'nin derneğin sıhhatiyle alâkalı olarak önemli bir yeri var. Ama başka bir önemli yeri daha var ki bunu vakti gelince gayet sarih bir şekilde öğreneceksiniz, göreceksiniz.
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar “dünyanın merkezi neresi?” diye. O sırada hocanın elinde bir değnek varmış. Eliyle değneği yere vurmuş: “işte burası, dünyanın merkezi işte burası!” demiş. “Nasıl olur hoca” demişler, “sen nereden çıkardın bunu?” “Bak, ölç bak; burası!” demiş. Biz İstiklâl Marşı Derneği olarak Bartın Şubemizi açmakla dünyanın merkezini Bartın'a taşımış olduk. Şimdi diyeceksiniz ki, yine izaha muhtaç ifadeler bunlar. Dünyanın merkezi bundan sonra Bartın. Bartın’ın özelliği şu: İstiklâl Marşı Derneği olarak, Türkiye olarak ve dünya olarak Bartın'ın özelliği, burada İstiklâl Marşı Derneği'nin istikameti konusunda kafasını aydınlatmış bir insan topluluğu var. Zaten başka bir yerin değil de Bartın'ın şube olarak belirmesinin sebebi bu. Yani burada bizim bazı kardeşlerimiz var ki, onlar İstiklâl Marşı Derneği'nin gayeleri hakkında kafalarında karışık olmayan fikirler bulunduruyorlar. Bu, bundan sonra kendilerinin Bartın'da yaşayan insanlara ulaşma kolaylığı demektir. Kendi kafalarındaki sarahat faaliyetlerinin kabule değer olmasına sebep olacaktır. Bu yüzden dünyanın merkezini Bartın'a taşıyoruz.
Peki, neden dünyanın merkezini Bartın'a taşıyoruz? Çünkü dünyada çok büyük bir çoğunluğun şikâyetçi olduğu bir hegemonya düzeni var. Dünyada güç sahibi bir zümre, bütün insanların hayatlarının insan haysiyetine yakışmayacak bir şekilde devam etmesini sağlamış durumda. Buna medeniyet diyorlar. Biz de İstiklâl Marşı Derneği olarak “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”a karşı kendi haysiyetli duruşumuzu göstereceğiz. Şimdi bu hegemonya düzeni kendi kötülüklerine şikâyet yollu yaklaşan herkesi saptırmak için içinden devamlı bir muhalif, muteriz insanlar, gruplar ve saire çıkarıyor. Dolayısıyla bugün dünyada kötülükler karşısında sesini yükselten her unsurun arkasında o kötülükleri yapan var. Dünya sistemi kendi muhalifini üretiyor ki onu istediği zaman istediği yerde bırakabilsin. Dünya sisteminden icazet almadan düzen aleyhtarlığı yapan dünyada bir kuruluş var; o da İstiklâl Marşı Derneği. Onun için Bartın Şubesi'ni açmakla biz dünyanın merkezini Bartın'a taşımış oluyoruz. Çünkü dünyada İstiklâl Marşı Derneği'nden başka kâfirlerden, zalimlerden, baskıcı iktidar sahiplerinden icazet almamış hiçbir kuruluş yok. Bütün dünyada Müslümanların hak ettikleri yeri kazanmak üzere faaliyete geçmelerini savunan sadece İstiklâl Marşı Derneği'dir. İstiklâl Marşı da diyor ki “Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın / Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.” Biz diyoruz ki İstiklâl Marşı 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildikten sonra öyle bir dönem yaşandı ki -bu Türkiye Cumhuriyeti tarihidir- bu dönem içinde ve boyunca İstiklâl Marşı'nın “yarından da yakın” denilen kısmı heba edildi. Geriye, bizim elimizde “yarın” kaldı. İşte bu mesele İstiklâl Marşı Derneği'nin derdi ve dediğim gibi bunu Bartınlılara anlatma kolaylığına da İstiklâl Marşı Derneği'nin Bartın Şubesi yöneticileri sahiptir. Bunu vakti gelince hepiniz fark edeceksiniz. Bu bir açılış konuşması. Aslında daha mufassal izahatı panel içinde ve sonrasında size sunacağız. Eğer basın mensuplarının bize -gerek Şube Başkanımıza, gerekse Genel Başkana- soracağı sorular varsa onları cevaplandıralım. Urfa Şube Başkanımız Mustafa Özköylü soru soruyor. Buyurunuz!
Mustafa Özköylü: Medeniyet dediğimiz bugünkü modernitenin ta kendisi mi?
İsmet Özel: Medeniyet dediğimiz şey bugün modernite olarak tecessüm etmiş olan bir şey. Ama medeniyet baştan beri varlığını insanlar üzerinde hissettirmiş olan bir şey. Nasıl iman - küfür çatışması Âdem Aleyhisselam yaratıldığından beri devam ediyorsa, medenî olanlarla barbar olanlar arasındaki çatışma da o zamandan beri devam ediyor. Medeniyete iyi gözle, en azından ben bakmadığıma göre, barbarlığı mı savunuyorum? Burada hiç kıvırtma yapmadan “Evet!” demek lâzım. Çünkü “barbar” kelimesi Yunanlıların “söylediği anlaşılmaz, söyleneni anlamaz” diye bildikleri insanlara verdikleri isimdir. “Barbarbarbar konuşuyorlar” diye... Yunanca o zaman insanları bölen bir şeydi. Ya Yunanca konuşuyordunuz ya da barbardınız. Bu bakımdan medeniyet kendi kabullerini başkasına dikte edemediği zaman o başkasını “barbar” diye niteliyor. Bu manada da bugün birçok şey oluyor. Türkiye'de de oldu.
Dediğim gibi, biz aslında bunları konuşmayı çok gereksiz bulabilirdik. Ama bizim Cumhuriyet'in ilanından günümüze kadar gelen zamanımız israf edildi. Biz bu zamanı yerli yerince kullanabilmiş olsaydık, bugün dünyada bu mesele en azından bizim lehimize olarak çözülmüş olacaktı. Ama halâ bu mesele var. Bunları İstiklâl Marşı Derneği hal yoluna sokacak.
Mustafa Özköylü: O zaman medeniyet sürekli alternatifim yok diye kendini sunuyor.
İsmet Özel :Tabii ki. Mustafa Kemal'in ifadesiyle “Medeniyet öyle bir ateştir ki kendine bigane kalanları yakar mahveder!”
Mustafa Özköylü: O zaman İslâmiyet de medeniyet değil?
İsmet Özel: İslâmiyet’in ne olduğunu da tekrar anlamamız gerekiyor.
Basın mensubu: Kaç şubeniz var?
İsmet Özel: Bu yedincisi.
Basın mensubu: Kuruluş yılı
İsmet Özel: 2007.
Basın mensubu: Siz Kurucu Başkansınız.
İsmet Özel: Ben kurucu başkan ve hep başkan... (Gülüyor)
Basın mensubu: Dernek ilk İstanbul'da mı açıldı?
İsmet Özel: Elbette, hâlâ genel merkezimiz İstanbul'da.
Basın mensubu: Türkiye'de kaç üyeniz var?
İsmet Özel: Biz üye olmaları için insanları derneğe davet etmedik. Derneğimizin kurulduğunu haber alan insanlar derneğimize üye olmak istediler. Biz de yönetim kurulunda yarısını reddederek yarısını kabul ettik. Fakat daha sonra aidatını ödemeyen üyelerimizi de ihraç ettik. Dolayısıyla bu hareketler sonunda elimizde 150'yi aşkın üye kaldı.
Basın mensubu: Türkiye’nin 81 vilayetinde düşünüyor musunuz? Yoksa belirli bir…
İsmet Özel: Biraz önce söylediğim gibi. Önce genel merkez İstanbul'daydı, Sivas ve Konya şubelerimiz vardı. Bir süre “üçler” dönemi yaşadık. Sonra arkasından Antep, Urfa, Ankara geldi; böylece altı olduk. Avrupa Birliği'nin altıları gibiydik o zaman. Bugün yedinci şubemizi açmakla üç, yedi...
Basın mensubu: Neden Bartın peki? Size Bartın'dan mı bir talep geldi?
İsmet Özel: Ama ben boşuna mı konuştum? Biraz önce size bir şey anlatmaya çalıştım. Burada kalp kalbe karşıdır. Buzağı ne kadar süt emmek istiyorsa inek de o kadar o sütün emilmesini ister. İyi günler.