İstiklâl Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel, 12 Mart 2011 tarihinde Niğde’de “İstiklâl Marşı’nın Hayatımızdaki Yeri” başlıklı bir konferans verdi. "Hayatımız”ın ne hayatı olduğu konusunda bir netliğe ulaşılması gerektiğine dikkat çekerek konuşmasına başlayan İsmet ÖZEL, eğer bir “insan hayatı”ndan bahsedilecekse, mensubiyetlerinden kopuk bir insanın düşünülemeyeceğini söyledi. Günümüz dünyasında Türk veya Amerikalı olmak haricinde herhangi bir dinden ve milliyetten bahsedilemeyeceğini ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, Müslümanlığın "Allah indinde din" olmaktan çıkarılmasına hizmet edenlere “Müslüman” denildiği bir ortamda “Türk” adını tercih etmenin hususi bir yeri olduğunu ve Türk Milleti’nin dini ile milliyeti kaynaşmış tek millet olduğunu ifade etti. Türkiye’de yaşayan insanların canlı kalmalarını temin eden şeyin, dünyanın başka yerlerinde canlı kalmayı temin eden şeylerden farkı olmadığı takdirde, bu ülkenin bir ferdi olmanın manasının kaybolacağını dile getiren Genel Başkan İsmet Özel, “hayatımız” içinde İstiklâl Marşı’na bir yer aramayı değil, İstiklâl Marşı içinde hayatımızı aramayı teklif etti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcudiyetinin, bizim topraklarımızın dahilinde ne Ermenistan, ne Yunanistan, ne Kürdistan, ne Lazistan, ne Pontus, ne Gürcistan olarak adlandırılabilecek bir alanın bulunuşuyla izahat kazanabildiğini ifade eden İstiklâl Marşı Derneği Genel Başkanı İsmet Özel, İstiklâl Marşı’nın Türkiye Devleti’nin var olması için yazıldığını vurgulayarak bu marşın duasının kabul edildiğini vurguladı. İstiklâl Marşı olmadığı takdirde Türkiye’nin de olmayacağını gören bazı kimselerin İstiklâl Marşı’nı ilk defa 1982 Anayasası’nda değiştirilemez maddeler arasına dâhil ettiklerine dikkat çekti. Bileğimizin hakkıyla elde ettiğimiz istiklâlimizi, ihtiyacımız olmayan bir yaşama biçimi bedeli karşılığında feda etmemizin “hayatımız”ı insan hayatı olmaktan çıkardığını ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, bugünkü durumun İstiklâl Marşı’na kulak verilmemesi neticesinde varılan bir yer olduğunu beyan etti. İstiklâl Marşı’nın bir parçası olduğu İstiklâl Harbi’nin “Bağımsızlık Savaşı” veya “Kurtuluş Savaşı” şeklinde tesmiye edilmesinin yanlışlığını da dile getiren Genel Başkan İsmet Özel, Türk Milleti’nin zaten bağımsız olageldiğini, olsa olsa Osmanlı idaresinden kopan diğer milletlerin bağımsızlıklarını kazandığından bahsedilebileceğini ifade ederek; Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda Halife’yi kurtarmak üzere Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi aleyhine faaliyette bulunmanın tecziye edileceği hükmünün yer aldığını da hatırlattı.
Genel Başkan İsmet Özel, 1918’de dünya üzerinde can ve mal emniyeti itibariyle en tehlikeli yerin Türk Bayrağı’nın altı olduğunu ancak Türk Bayrağı altındaki toprakların, 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla en güvenli yer haline geldiğini, bunun da İstiklâl Harbi’yle temin edildiğini ifade etti. İstiklâl Marşı’nın tıpkı Sevr Mağarası’nda Resulullah (S.A.V.)’ın Hz. Ebubekir’e hitabı gibi, “Korkma!” denerek başladığına, o dönemin şartlarının mağarada mahsur kalmış olmaya mümasil şartlar olduğuna işaret etti. Genel Başkan İsmet Özel, İstiklâl Marşı’nda “Al Bayrak” olarak zikredilen Türk Bayrağı dışındaki bayraklara sempati dahi duymanın ihanet olduğunu, çünkü insanların kendi varlıklarını tebcil edenler dışında bir şey ile irtibat kurmalarının, onları insanlıktan çıkaracağını beyan etti. Birinci Cihan Harbi’nin neticelerine rağmen İslâm’ın bir siyasi organizasyon ve askeri güç olarak mevcudiyetinin devamının, bu topraklarda bir İslam Devleti’nin ilanı ve dünyaya tescil ettirilmesiyle sağlandığını ifade eden Genel Başkan İsmet Özel Türk Bayrağı’nın bu itibarla taşıdığı ehemmiyete temas etti.
İstiklâl Marşı’nın anlaşılabilmesi için İstiklal Harbi’nin seyrindeki üç yönün bilinmesi gerektiğini söyleyen İsmet Özel, Maraş’ta zuhur eden birinci yönün Türk Milleti’nin hiçbir yerden emir almaksızın müstevlilere karşı mücadelesiyle başladığını ifade etti. Kazım Karabekir’in düzenli ordu ile giriştiği mücadele ile ikinci yönünü tekmil eden İstiklal Harbi’nin Sakarya Meydan Muharebesi’yle hitama erdiğini anlattı. Genel Başkan İsmet Özel, Sakarya Meydan Muharebesi’nde galip gelen taraf olmasına rağmen Türk ordusunun kaybının , Yunan ordusunun kaybından daha fazla olduğuna dikkat çekti. Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasının hemen ardından İstiklal Marşı’nın rafa kaldırıldığını, İstiklal Marşı’nın hedeflerinin hiçbir zaman ele alınmadığını beyan etti.
İsmet Özel, İstiklal Marşı’nın hayatımızın seyri konusunda bize bir şey söylemesi halinde, onun hayatımızda bir yeri olduğundan bahsedilebileceğini, ancak hep günübirlik kazançların öne çıkması sebebiyle geldiğimiz yerin İstiklâl Marşı’nı devre dışı bırakan bir yer olduğunu ifade etti. İstiklâl Marşı’nın ne söylediğinin anlaşılmamasını sağlayacak bir besteye hapsedildiğini de vurgulayan İsmet Özel, Marşın manasını mısra mısra tasrih etti.
“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var!
Ulusun! Korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”
mısralarının manası ile alakalı izahatında, “Garb” olarak zikredilen Batı Medeniyeti karşısındaki tavra dikkat çekerek, İstiklâl Marşı’nın Avrupa Birliği’ne girmeye mani olduğunu belirtti ve “Medeniyetler İttifakı”ndan bahseden herkesin İstiklâl Marşı’na savaş açmış bulunduğunu ilan etti.
İstiklâl Marşı’nın sadece İstiklâl Harbi’nin verilmesinin zaruretini değil, İstiklâl Harbi’nden sonra uygulanacak programı da ihtiva ettiğini ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, bu programın fark edilmesini önlemek üzere Türkiye’nin birçok şeyle meşgul edildiğine dikkat çekti. Bu topraklarda yaşayıp da İstiklal Marşı’nın ne dediğini kulak arkası eden insanların yaptıkları kötülükleri tesirsiz kılmak üzere kurulan İstiklâl Marşı Derneği’nin tüm menfi faaliyetlere rağmen dört senedir büyüyerek varlığını devam ettirdiğini dile getirdi. İstiklâl Marşı ile Türk Milleti arasındaki irtibatın yeniden hayata sokulması halinde bütün dünyanın istifade edebileceği bir güzergâhın ortaya çıkacağını ifade eden Genel Başkan İsmet Özel, böylelikle dünyadaki küfür hâkimiyetinin sesinin, “ebedi yurdumun üstünde inleyen” sesle bastırılabileceğinden emin olduğunu sözlerine ekledi.