İstiklâl Marşı Derneği Tartışmalı Konferanslarının ilki, “Peynir Zeytin Özgürlük” başlığı altında oldukça canlı bir katılımla cereyan etti. 19 Haziran 2010 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen toplantının ilk oturumunda Sedat AKYÜZ, “İstiklâl” kelimesi ile marşın ilk hitabı olan “Korkma” kelimelerini merkeze alan bir açılış konuşması yaptı.
Tartışmalı Konferansın ilk konuşmacısı olan Genel Başkanımız İsmet ÖZEL, İstiklâl Marşı’nın muhteviyatının Türk Milleti’nin ne olduğu ve ne olacağıyla alakalı olduğunu belirterek, Allah’ın Türk Milleti’ne va’dettiği günler olduğunu kabul etmeyenlerin bir tarafta, kabul edenlerin ise bizim tarafımızda olduğunu ifade etti. “Türk” denildiğinde Türkiye dışında, “İslâm” denildiğinde de yine Türkiye dışında bir şeyden bahsedildiği anlayışının yaygınlaşmasının üzerimizde yapılan operasyonların bir neticesi olduğunu dile getiren İsmet ÖZEL, İstiklâl Marşı Derneği’nin bunu reddeden ve asla dair bir şeyleri esas alan tek yer olduğunu beyan etti. Türk baskısıyla meydana gelmiş bir “kavram” ve bir “varlık” olan Avrupa’nın kendi mecburiyetlerinin acısını Türk Milleti’ni yok etmek yoluyla çıkarmaya çalıştığını sözlerine ekleyen İsmet Özel, Yugoslavya’nın Tito’nun ölümünden sonra dağıldığına Türkiye’nin ise Mustafa Kemal’in ölümünden sonra hala mevcudiyetini korumakta olduğuna dikkat çekti. Yugoslavya’yı ayakta tutanın Tito’nun kendisi olduğunu, halbuki Türkiye’yi ayakta tutanın Türk Milleti’nden başkası olmadığını ifade eden İsmet ÖZEL, bir ülkenin, dünyada yürürlükte bulunan usullerin fevkinde bir usul benimsemedikçe karşılaştığı hiçbir zorluğu aşamayacağı esasından bahisle, Türkiye’nin bu bakımdan en talihli ülke olduğunu, bunun da en tarihli ülke olmasıyla irtibatlı olduğunu beyan ederek, “Tarih demek Türkiye demektir” dedi. Askeri alanda yaygın kabul gören, bir silahın en büyük muarızının yine kendi cinsinden bir silah olabileceği düşüncesini reddeden İsmet ÖZEL, kâfirlerin savaşma metotlarının asla bizim metotlarımız olamayacağını dile getirerek, Türkiye’nin dünyada yürürlükte bulunan usullerin dışındaki bir usulü benimseyerek önündeki zorlukları aşması konusundaki niyetimizi ve kararlılığımızı “Peynir Zeytin Özgürlük” başlığıyla gösterebileceğimizi ifade etti. İnsanın bir öze ulaşmasının ve o özün terakkisinde rol almasının Türklük olduğunu belirten ÖZEL, bu manada Türklüğün Din Günü’nde verilecek hesabın kolaylığına matuf olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmasında geçtiğimiz günlerde yaşanan “yardım gemisi” hadisesine de değinen İsmet ÖZEL, ‘İsrail’de iki unsurlu bir yapının mı yoksa tek unsurlu bir yapının mı’ kabul edileceğine dair ABD’de üretilen iki ana tezden birincisinin söz konusu gemidekilerce benimsendiğini ve onların bu tezin gereği istikametinde hareket ettiklerini ifade etti. “Hepimiz Hırant’ız” sloganı atanların Büyük Ermenistan’ı desteklemekteki bilinçlerine karşılık, “Hepimiz Filistinliyiz” diye slogan atanların ne söylediklerinden haberdar olmadıklarına temas eden İsmet ÖZEL; Yahudilerin, bu bölgenin isimlendirilmesi konusundaki tezlerine karşılık Roma İmparatorluğunca “Palestine” kelimesinin öne sürülmesiyle Filistin kelimesinin ortaya çıktığını, “Hepimiz Filistinliyiz” sloganını atanların da Romalıların politikasına uygun bir davranış sergilemiş bulunduklarını belirtti.
Daha sonra söz alan konuşmacılardan Adem YILDIRIM, önümüze konulan seçeneklerin dışında da seçenekler olduğunu, bunların dışındaki seçeneklerin varlığını bilmemiz gerektiğini ifade ederek; Türkiye’deki eğitim sorununun ciddiyetle ele alınmaması örneğinden bahisle, Türk Milleti’nin bir meseleyi yoluna koyma iradesi gösterdiği takdirde önündeki engelleri kolaylıkla aşabileceğini ifade etti.
Durmuş KÜÇÜKŞAKALAK, İstiklâl Marşı Derneği ideolojisiyle bakıldığında hiçbir işin bildiğimiz gibi olmadığının anlaşıldığına temas ederek; İstiklâl Marşı Derneği’nin kavlini, Peynir Zeytin Özgürlük üçlemesi vesilesiyle bu toprağın ruhuyla raptetmiş olacağını belirterek endüstriyel enerjiye ve teknolojiye ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilebilecek bir iktisadi atılımın imkânlarından bahsetti.
Hasan HACIOĞLU ise yaptığı konuşmada Türkiye’den başka hiçbir ülkenin varlık sebebini Türkiye’ninkine denk düşecek bir şekilde kurmadığını ifade ederek, bu varlık sebebinin dünyada insana yaraşır bir hayat sahasının imkânıyla alakalı olduğunu, bunun ise "özü-gürlük" meselesiyle irtibatlı olduğunu beyan etti.
Mehmet KENDİRCİ, konuşmasında Türkiye’ye Türklükten ve İslâm’dan gayri özgürlük va’dinde bulunan bütün ideolojilerin sütünün ve mayasının bozukluğuna işaret ederek özü sağlam, sütü ve mayası temiz bir zihniyeti ve toprağı elde etmenin, özü temiz olan bir Türklükle mümkün olduğunu dile getirdi.
Mustafa TOSUN özgürlüğün batılılarca Türklerden tamamen farklı bir şekilde anlaşıldığını ifade ederek, Peynir Zeytin Özgürlük ile bizim tevhidî bir manifesto ortaya koyduğumuzu, vatan üzerinde düşmanlarımızın ulaşamayacağı, erişilemez ve taklit edilemez bir çevrimin tesis edilmesi imkanına talip olduğumuzu belirtti.
Necati AKSOY ise yaptığı konuşmada, tarım ve hayvancılık meselesinin günümüzde Türkiye’de ve dünyada uğradığı felaketlere temas ederek insanların gündelik hayatlarına varıncaya kadar hayatın pek çok sahasının bu kötü vaziyetin tesiri altında kaldığını beyan etti.
Toplantının ikinci bölümünde konuşmacılar, ilk bölümde söyledikleri hususlara dair değerlendirmeler yaptılar. Konuşmacılar haricindeki katılımcılar da yönelttikleri sorular ve getirdikleri izahatlarla konunun farklı açılardan ele alınması yönünde katkılarda bulundular. Bu çerçevede Allah’ın hükümlerine uymadıkça hiçbir nimete mazhar olamayacağımız hususu vurgulandı. Peynir Zeytin Özgürlük başlığının Üç Mesele ile alakasının da ele alındığı konuşmalarda, aynı başlığın Vatan, Millet ve Namaz kavramlarıyla irtibatlandırılabileceği ve Kâfirun Suresi’ni göğsünü gere gere okuyanın Türk olarak adlandırılabileceği görüşleri serdedildi.
Son olarak bir değerlendirme yapan Genel Başkanımız İsmet ÖZEL, bizim önce ‘Milli kararlılığımızın önüne hiç bir şey geçemez‘ kararını benimsememiz lazım geldiğini belirterek bu amaçla Türkiye’nin İstiklâl Marşı ideologisiyle donatılmasının yani kırk bir mısraın tek tek anlaşılmasının sağlanmasının gerektiğini beyan etti. 'Dünyada olan biten şeyleri kendi lehimize nasıl çeviririz’ düşüncesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden İsmet ÖZEL, Peynir Zeytin Özgürlük üçlemesinin bizim kendimize mahsus bir yol seçmemize imkan verdiğini belirterek sözlerini tamamladı.