İstiklal Marşı Derneği’nin geçen iki sene zarfında va’z ettiği faaliyetlerden birisi de “Saymayan Sayılmaz” oturumlarıdır. Bu sohbetler Genel Başkanımız İsmet Özel’in başta Yönetim Kurulu üyeleri ve diğer üyelerimizin yönelttikleri sorulara verdiği cevapları, yaptığı tahlil ve izahatları muhtevîdir. Millet olma meselesi, İstiklal Harbi’nin önemi, buna izafeten Türk topraklarının anlamı gibi Türkiye’nin geleceğine müteallik hayatî kararların ele alındığı bu konuşmalardaki cevap, tahlil ve izahatlar da paha biçilmez değerdedir.
“Saymayan Sayılmaz” oturumlarında Genel Başkanımız İsmet Özel, millet olma meselesi halledilmeden milletin meseleleri hususuna geçilemeyeceğini, Türklüğü anlamadan Dünya ve Avrupa tarihini kavramanın mümkün olmayacağını ifade etti. Tarihin, Türklük nazar-ı itibara alınmaksızın sağlıklı bir şekilde değerlendirilemeyeceğini belirterek, Avrupa tarihinin bu gözle okunması ve tahlil edilmesi gerektiğini söyledi. Rönesans ismiyle anılan dönemin tamamen Türklerin yükselişini durdurmaya dönük çalışmaların bir neticesi olarak doğduğunu ifade etti. Tarihî tahlillerde bulunurken İstiklal Harbimizin, gösterilenin aksine, üç aşamalı bir harp olduğunu ve bu üç aşamanın da güney sınırlarımızın, kuzey sınırlarımızın, batı sınırlarımızın tespitiyle tamamlandığını söyledi. Lozan Andlaşması’nda Türkiye topraklarındaki gayri müslimlerin azınlık statüsünde kabul edildiğini ve gayri müslimlerin haklarının bu andlaşmayla uluslararası güvenceye sahip olduğunu ifade ederek, Türk topraklarının aslî unsurunun müslümanlar olduğunun Lozan ile tescil edildiğine dikkat çekti. Bunun yanısıra İstiklal Harbi’ni veren ve kazanan meclisle Lozan’ı onaylayan meclisin de aynı meclis olmadığını, bu hususun dikkatlerden kaçmaması gerektiğini ifade eden İsmet Özel, Türkiye’de cumhuriyet döneminde olup biten hadiseleri değerlendirirken de Türkiye’nin 1960-1980 yılları arası Sosyalizm ve 1980-2000 yılları arasında da İslamiyet imkanıyla yüz yüze geldiğini fakat bu iki imkanın da çeşitli sebeplerle berhava edildiğini söyledi. Yavuz Sultan Selim’in Mekke ve Medine’yi Türk topraklarına katması, Hatay’ın Türk topraklarına katılması, 1950-60 yılları arasında olup bitenler, Türkiye İşçi Partisi’nin Türk siyasî hayatına girmesi gibi birçok tarihî olayın Türklük açısından önemine değindi. İsmet Özel, farkında olunması gerektiğini belirttiği önemli hususlardan bazılarını şu şekilde ifade etti: “Dini ile milliyeti yekvücut olan bir tek unsur vardır, o da Türklerdir. 13.Yüzyılda Türkiye olan bu topraklarda, hukuken ve sosyal olarak Müslüman olmanın üstünde bir değer kabul edilmemiştir. Türk toprakları seciye üstünlüğünün fark edildiği yerdir. Türkler bilenin yaptığı, yapanın bilerek yaptığı bir alan oluşturmuşlardır. İlk elimize geçen ve en son elimizde kalan, üzerinde yaşadığımız bu topraklar kötü ve zor şartlarda kafirlerden kaçırılmış topraklardır. İstiklal Marşı, Türkiye topraklarının nasıl elde tutulacağına ve hangi yollarla dünyada hissedilebilir bir millî varlığa sahip olunacağına dair en doğru işaretleri veren metindir. İstiklal Marşı’nın kendisi bizim millî varlığımızın gürleşmesinde istifade edebileceğimiz bir metin olması yönüyle İstiklal Harbi kazanıldıktan sonra kaldırıldığı raftan indirilerek millet olma yolunda atılacak adımlar konusunda rehber edinilmesi şarttır. Türkiye’de “iyi bir şey yapılabiliri” göstermenin bütün dünya üzerinde yapacağı etki kaçınılmazdır. Bu etkinin ortaya çıkabilmesi için Türk’ün ne olduğunun anlaşılması şartı vardır. Türklükle İslamiyet arasındaki ayniyetin fark edilmesi Türkiye topraklarında bir milletin ortaya çıkmasının tek ve yeter şartıdır. Türk düşmanlarının tanıdığı ve bildiği Türk, diniyle milliyeti arasında mesafe olmayan Türk’tür ve gerçekte Türk olanların da bu Türk’ü tanımaması millet olma yolundaki en büyük engeldir”. Saymayan Sayılmaz konuşmalarında üzerinde durulan tüm meseleler Türk milleti tarih sahnesinde var olacaksa neyle var olacak sorusuna cevap olabilecek mahiyette ele alındı. Bu meselenin çözümünün İstiklal Marşı’nın kendisinde mündemiç olduğu ve İstiklal Marşı’nın önümüze koyduğu esasları takip ederek bu topraklarda kendine “biz” diyen bir milletin ortaya çıkabileceği belirtildi. İstiklal Marşımız sayılıyormuş hissi verilerek, aslında hükmü hiçe sayılan, takip edilmeyen bir metin haline dönüştürülmüştür. İstiklal Marşı Derneği’nin yaptığı bütün faaliyetler İstiklal Marşı’nın sayılan, hesaba katılan ve hükmü yürüyen bir şey olmasını sağlamaya matuf faaliyetlerdir. Bu gayeye yönelmeyen her faaliyet Türkiye’nin tarih sahnesinden silinmesine katkıda bulunmak anlamına geleceğinden İstiklal Marşı Derneği, faaliyetlerinin sonucunun nereye uzanacağını hesap ederek yoluna devam eden tek dernek olmanın şuuruyla faaliyetlerini sürdürecektir.